26 Kasım 2010

Kuzey Doğa Derneği'nde Gönüllü Çalışma

Canım blogum,

Şimdi anlatacağım maceranın üzerinden bir buçuk ay geçti. Bir buçuk aydır ha yazdı ha yazıyor diye beklediniz başka bloğa ondan gitmediniz biliyorum. Çok sağolun :) O zaman buyrun:

Ekürim Meryem'le Kuzey Doğa Derneği'nin çalışmalarına katılmak, en önemlisi kuş halkalama çalışmasını yakından görmek, kuş gözlemi nasıl yapılıyormuş deneyimlemek için 14 eylül'de öğlen vakti yola çıktık Türkiye'nin en batısından en doğusuna: İstanbul'dan Kars'a.


Aslında 14 eylül sabahına uyandığımızda Meryem ve ben, daha okulda kayıt yenileme işini halledememiş, resmen okul hayatımızı sabote edeyazmıştık. Bizim cağnım bilgi çağında öncü(!) okulumuz sağolsun internet gibi zararlı bir araçla (misal yütüb) tanışmadığı için kaydımızı tee 15 saatlik memleketimizden gelerek yapıyoruz. Hatta kayıt yapmamız için bize sadece bir gün veriyor, ki o gün gelemezsen stresten kanser ol diye :( İşte bizim de kayıt günümüz ayın 15'inde olduğu halde şansımızında etkisiyle ayın 14'ünde, stres ve 2 gün uğraş sonucunda okul kaydımızı yapmayı başarabildik. Ama inanın yapamaya da bilirdik! Velhasılı kelam demek istediğim cağnı gönülden, hoplaya zıplaya gitmek istediğimiz bu çalışma karşısına böyle engeller çıkınca (aileden izin koparma işini hiç saymıyorum) bu macera daha da bir tadından yenmez oluyor, 'hadi ya hadi ya bir an önce varalım artık' diyerek gidiyorduk otobüste.

23 saat süren bu otobüs yolculuğumuz süresince bize sürekli gülümseyen bir muavin, önümüzde tüm yol boyunca kusan, yanımızda her daim bizi izleyen, arkamızda taa Kars'a kamp için gitmemizi saçma bulup, bunu kendine dert edinen teyzeler ve sayısız detay bize eşlik etti. Doğu'ya ilk defa gidecek olan biz heyecanlı kızceğizler ise hepsine gülümsüyor idik.

Nihayet Kars'a varıp proje evine ulaştığımızda Önder ile tanıştık. (Buraya gelmeden önce e-postalaştığımız Kuzey Doğa Derneği Projeler Koordinatörü) Rahatımıza bakmamızı söyledi -ki sonradan da fark ettim ki burası kendin olabildiğin çok rahat bir yerdi. Sonra gönüllü arkadaş Kasım geldi, o da biyoloji okuyordu Odtü'de. Kuş gözlemciliğinden, okuldan filan konuştukça biz iyice adapte olmaya başladık oraya. (Kasım, ODTÜ Kuş Gözlem Topluluğu Başkanı ve kusgözlem.org sitesinin kurucusuymuştu.)

Kısa bir zaman sonra derneğin karizmatik arabasıyla Kanada'dan gelecek olan Lee'yi almaya havaalanına gittik. Giderken yolda kimi gördük dersiniz? Çağan Şekercioğlu :( (Pek çok insan gibi hayranlık duyuyorum ben de, görünce çok heyecanlandım. Zira bundan 2 yıl önce yanılmıyorsam Atlas dergisinde okuduğum bir yazısıyla kendisini merak ettiğim, internette bakınca okuduğum her yazı üzerine hayranlığımın kat ve kat arttığı, en son Kuzey Doğa Derneği'ni kurmuş olduğunu öğrenmem üzerine bu hayranlığın ve takdirin en üst düzeye ulaşmasına neden olmuş harika başarılı bir bilim insanıydı o. Hatta bence, özellikle her biyoloji öğrencisinin model alması gereken bir insan. Benim kuşlara merakım Çağan Hoca'nın yazdıklarından/yaptıklarından etkilenmem ile başladı sevgili okurlar.)

Havaalanından Lee'yi aldık, Önder bizi Tuzluca servisine bindirdi. Sallana sallana yurdum kasaba yollarından Tuzluca'ya vardık. Varana kadar rahatsız ama çok sevdiğim otobüste şekerleme yaptım. Tuzluca'dan da bizi Soner ve John aldı. Soner ODTÜ Biyoloji'den yeni mezun olmuş dernek çalışanı, epey bir zamandırda kuş gözlemcisiymiş. John ise eşi Janet ile gönüllü olarak buraya gelmişler. İki de kuş halkacısı, ingiliz. Bir evleri var ki herkesi hasedinden çatlatır :(

John&Janet'in yürüyen evi :(


Gelir gelmez Soner bize etrafı gezdirdi, kuş gözlemi yaptık. Tepemizde arı kuşları, gri balıkçıllar, küçük ak balıkçıllar uçuyordu. Dürbünle ilk kez onlara bakıyordum bende, hiç birini ayırt edemiyordum, ilk kuş gözlemi arazimdi ama bağımlılık yapacağa benziyordu. Mutluluktan ölebilirdim. Ama bu da yetmedi, Soner bizi sonra ağlara götürdü. Saat 18:00 olmuştu. Saat başı ağlar kontrol ediliyordu burada, 6 arazisini yapmak için ağlara gittik. Tepemde uçan arı kuşlarının heyecanı yetmiyormuş gibi, ağa da bir arı kuşu takılmıştı. Ağdan nasıl çıkarılır bir kuş onu öğrendik, bez torbaya koyduk, kontrole devam ettik. Bir sonraki ağda kamış bülbülü bizi bekliyordu. Soner bize de öğretti nasıl çıkarmamız gerektiğini ama daha çok çalışmamız gerekiyordu. Onu da torbaya koyup karavana gittik. Sedat, -derneğin halkacısı- getirdiğimiz kuşlara halka takıyor, verileri söylüyor, gönüllülerden biri de bu verileri deftere kaydediyor. (Kilo, kanat uzunluğu,dişi veya erkek olduğu, yağ skoru vs.) John ve Janet'ta yardım ediyordu.

Arı kuşu ile Meryem


Evet canım bloğum, bir günden daha uzun süredir yollarda olan biz kızceğizler Çağan Şekercioğlu'nu görme, Kars'dan Iğdır Aras İstasyonuna pek otantik yollarla gelme, gelir gelmez dürbünlerle kuş gözlemine çıkma, etraftaki doğal güzelliğe inanama, kendi ülke sınırlarım içinde böyle kuşların varlığından yeni haberdar olma, halkalama çalışmasını izleme, pek çok kişiyle tanışma gibi kısa zamanda çok büyük işler başarmıştık ancak artık sarhoş gibiydik. O akşam bir diğer gönüllü Merve -ki sonradan bizim annemiz oldu- bize bir ziyafet hazırladı. Ağ son kontrolu saat 20.00 de yapılıyordu. Son kontrolden sonra Sedat, Merve, John, Janet, Yakup, Soner, Mehmet, Lee, Meryem ve ben kalabalık bir aile gibi yemek yedik. Elektriğimiz yok, gaz lambamız var. Etrafta medeniyet dediğimiz binalar yok. Sadece biz, uyuyan kuşlar, ay, yıldızlar. Mutlu olmamız için yeterli bir sebep. Yemekten ve tatlı-çay faslından sonra 10 dk yürüyüş mesafesinde olan evimize taşların ve sazlıkların arasından hoplaya zıplaya uyumaya gittik. Ne kadar tatlı bir uyku olduğunu tahmin edersiniz.

Ve ne tatlı bir uyanış olduğunu. Sabah 5'te at sesleriyle uyanmak. Gözlerini ovuşturarak kalktığında sabah ayazını yiyip kendine gelmek ve kuşların senden çok daha önce uyandığını görmek...

Saat 6'da ilk kontrolü yapıyoruz. Güneş sıcaklığını yoğun bir şekilde hissettirene kadar -yani saat 9-10'a kadar- çok fazla kuş çıkartıyoruz ağlardan. Hatta bazı şanslı günlerimizde Sedat'ın getirdiğimiz tüm kuşları halkaladığını göremeden öbür saat başı kontrolüne gitmek durumunda kalıyoruz. Ve hattaaaa bazı bazı şanslı günlerimizde çok iyi bir gönüllü olursak şöyle şahane bir şey bile görebiliyoruz:

Yalıçapkını'm. En sevdiğim!




Kuş yoğunluğu azaldığında biz de kurt gibi acıkmış oluyoruz. Amaa anne kuş Merve'miz yavru kuşları için nefis şeyler hazırlamış oluyor bile:


Derken derken günler geçerken çekirdek aile oluyoruz: Ben, Merve, Sedat, Meryem ve Fotoğrafı çeken Lee


Biraz daha zaman geçiyor büyüyor, geniş bir aile oluyoruz: Efe, Merve, Sedat, ben, Aslı, Lee ve fotoğrafı çeken Meryem


Buranın havasından mı, suyundan mı, insanlarından mı nedir birbirini kırk yıldır tanıyormuşçasına seviyorsun buradaki insanları. Ve hepsini tanıdığıma o kadar memnunum ki, buradakiler diğer yerlerden çok daha farklı! Bunu nasıl söyleyebiliyorum? Bakınız: Bilgesu'nun Çıralı'da hovarda gençliğe karşı verdiği savaş

Konuklarımızın bazıları
Bazen çok asabi konuklarımız geliyor buraya, yalıçapkını gibi


Bütün kaprisini çekiyoruz, çünkü onlar vel-i nimetimiz


Ancak yine de yaranamıyoruz, elimizden uçup gidiyorlar :(


Bazen de sevimli görünümünün altında bir canavar yatan örümcek kuşu'nu misafir ediyoruz. İlk tanıştığınız da 'ay çok kibar, elimi öpecek galiba' diye düşünürken etinizi koparayazıverebiliyorlar, mazallah :(


Bazı misafirlerimiz de o kadar az uğruyor ki, heyecanlanıveriyoruz


Çünki şu yakışıklılığın ve duruşun karşısında heyecanlanmamanın mimkinağtı yok


Ve bu yüzden arkalarından bakakalıyoruz


Daimi konuklarımız da yok değil. Mavigerdanlar günde 23278 kere geliyorlar, sağolsunlar


Konuklarımızla ilgilenmenin yanısıra;

Çamaşırımızı, bulaşığımızı yıkama; evimizi, karavanımızı temizleme (ki derneğe ilk gittiğimde dikkatimi çeken bir yazı vardı ve bence de çok doğruydu. Cümlenin orjinalini hatırlayamasam da şöyle bir şeydi: "Gönüllüler bulaşık yıkama, ev temizleme gibi işlere yardımcı olsunlar ki dernek çalışanları doğa korumaya daha fazla vakit ayırabilsinler."


Ağların onarımı


Kuş gözlemine çıkma ve bunun yanı sıra birçok hayvan ve bitki türünü inceleme


Lee'nin Aras Nehri'nde yüzmesi ve Meryem'in ayağım suya değsin yeterli demesi


Aras Nehri kenarında dolaşma ve obsidyen taşlarıyla tanışma




Lee'den 'Dreamcatcher' yapımını öğrenme


Komedi şakası şeyler izleyerek eğlenme



Ne fotoğraflarla, ne yazarak tam olarak anlatamayacağım Aras'da geçirdiğim unutulmaz bir haftadan sonra derneğin diğer işlerine yardımcı olmak için Kars'a proje evine döndük Meryem'le. Bu sefer de bizi çok farklı bir macera bekliyordu. Ve yine unutulmaz, dolu dolu, bir sürü güzel insanla tanışmama vesile olan bir hafta yaşadım. Onun da özeti şöyle:

Anketör Bilgusu ve Köyün bakkaliyesi (Yaban Hayatı ile ilgili anket çalışmasına yardım ettik 1 hafta boyunca'da. Sarıkamış'daki köyleri tek tek gezdik. Harika bir deneyimdi.)


Ve Sarıkamış Çöplüğü'nde ayı gözledik. O gün tam 12 tane ayı gördük gittiğimizde!


Dönerken araba bozuldu. Ama bütün işlere yetişen ve bir saniye telefonu susmayan süper kahraman Emrah'ın elinden kurtulamadı. (Güler, Lale, Ayşe)


Dernek gönüllüsü Yavuz'un (ki kendisi bisikletçi ve harika doğa fotoğrafları çekiyor :() doğum gününü bile kutladık ve o gün Özgün(o da dernek gönüllüsü) yan flüt çaldı, Aras'da çütre olsam, Kuyucuk'da angıt olsam diye günün anlam ve önemini belirten harika bir şarkıya imza attı. Derneğin şarkısı bile olabilir bence bu :)




Kısa bir süreliğine de olsa Kuyucuk'a gittik. Siz göremiyorsunuz ama gölün üstü tamamen kuşlarla kaplıydı.


Anketleri yaparken (Köydeki teyzelerimiz sağolsun bizi hep tandır ekmeği ve köy peyniri ile uğurluyordu :))




Köylere sağlık taraması için gönüllü gelen doktorlara Kuzey Doğa Derneği'nin çalışmalarını anlattı Emrah. Hatta o gün Boğaziçi Üni. Mağaracılık Kulübü'nden yarasacı arkadaşlar da vardı, onlar da bloğunda söylemişler: "Derneğin yaptıkları yazmakla bitmez!" O yüzden derneğin sayfasını okuyun, bununla yetinmeyin, gidin görün deneyimleyin!


Ve derneğin diğer bir projesi: Kırkyama Tekniği'nin köylülere öğretilmesi, kaz tüyünün kullanılması ve bu işin onlara bir gelir kaynağı olması için kurs başlatıldı. Biz de pek çok köy dolaşıp, köyün genç kızlarını kursa çağırdık. Ancak onların böyle babaları ve abileri oldukça hayatları çok zor :(


Anketleri bitirdik! Ve bu verileri daha sonra tek tek bilgisayara girdik. Meryem, ben, Ayşe ve fotoğrafı çeken Mizgin


Onca öğrendiğim şey ve tanıdığım müthiş insanlarla geçen dopdolu 15 gün sonunda mutlulukla karışık bir üzüntüyle İstanbul'a okulumuza döndük. Okula 2 hafta geç başlamış olsak da hiç bir pişmanlık yaşamadım!


Unutmadan şunları da söyleyeyim: Şolohov'un Durgun Don romanına hayran bir bozkır insanı olarak Kars'ın ve Iğdır'ın bitki örtüsüne, o bozkır da yabani atların dolaşmasına, küçücük bir su birikintisinin etrafında bile çeşit çeşit kuşların toplanmasına, sürü halinde kuşların uçuşmasına ayrıca hayran kaldım. Ve şunu farkettim, beni gerçekten mutlu eden şey bozkır ve kuşlardı. Bu çalışma umuyorum, benim için kuş gözlemciliğine bir adım olur... (Ayrıca 50'ye yakın kuş türü gördüm, biliyorum artık. Kertikçi olmak için iyi bir başlangıç bence :))

Her şey için çok teşekkürler Kuzey Doğa Derneği! Siz benim daha önce gönüllü olduğum derneklerden, vakıflardan çok daha farklısınız. İyi ki varsınız ve ben iyi ki gelmişim. Ve yine geleceğim :)

O kadar çok şey yaşadım ki hepsini anlatmam mümkün olamadı, duygularımı anlatmakta da çok zorlandım. Hatta en çok zorlandığım blog yazım bu oldu. Ama ne kadar mutlu olduğumu ve orayı hala çok özlüyor olduğumu anladın di mi bloğum?


Ayrıca bakınız: Kuzey Doğa Derneği Sitesi
Kuzey Doğa Derneği'nin çalışmalarını anlatan belgesel
15 gün boyunca çektiğim fotoğraflardan bazıları(facebook)

Not: Burada gördüğünüz fotoğrafların bazılar bana ait değil. Fotoğrafları benimle paylaştıkları için Aslı ve Lee ve Mizgin'e çok teşekkür ederim.

10 yorum:

Cagan Sekercioglu dedi ki...

Yardimlariniz icin biz tesekkur ederiz
Cagan

Adsız dedi ki...

merve annen kurban olsun sana:)annem benim öperim seni kuzucuum. çook çok özledim.keşke yine istasyonda olsak da sizi besleyebilsem:P kanım değişti östrojenım hala aynı maşallah:) tatilde bingöle gittim,dönüşte istanbula ugramayı ordan denızlıye gecmeyı dusunuyordum ancak mükemmel vücudum pek planı sevmedıgınden yine kıllık yaparak muazzam steril ortam hastanesınde nekahata geçti. istanbula gelip çat kapı süprüz planım da yalan oldu. sağlık olsun canlarımm. gelcem ama muhakkak,yanı umarım eee yanı inşallah. merve annen kurban olsun sana yavrum öperim gözlerinden:)

Unknown dedi ki...

bilgesu ne güzel anlatmışsın deneyimlerini bekliyordum zaten bu yazını ne zamandııııııııııırrrr..
ve gerçekten daha da bi heyecanla merak ediyorum şimdi çalışmalarınızı..
bak gene çok heveslendirdin ya umarım bi aksilik çıkmaz da ben de bi adım atabilirim artık bu yaz:D
öperimm vişnesuyummmm sevgüler ;) :) (
yazılarının da devamını beklerim yazarım böyle dipnot..)

meryemicom dedi ki...

Yihuu yihuu yihuuu..beklediğim yazı buydu:) ellerine sağlık canımcım çok güzel anlatmışsın yaşadıklarımızı, her bir cümlesine katılıyorum:) yalnız benim için bir eksik var ki o da benim Great Tit'im (büyük baştan kara'm) kendileri hayellerimi süsleyen bir yakışıklıdır:)
Bu arada Merve'cim canım çok özledik seni:((

Mizgin SÜLÜN dedi ki...

Rica ederim. Harika bir yazi olmus. Tebrikler. Bilgesu ve Meryem sizinle tanistigima cok memnun oldum. Nice projelerde gorusmek uzere.


Mizgin

reyhan dedi ki...

Yine harika bir yazı olmuş canım ya kuş profösörüm benim(şimdilik adaysın ama olsun bir gün gerçekten olacaksın)
daha çok yaz olur mu çok keyif alıyorum okumaktan yazılarını

Özgün Sözüer dedi ki...

Yazı gerçekten çok güzel olmuş.

Fatih AKAL dedi ki...

çok hoşmuş ya yaptığınız çalışma. Ama en çok yalı çapkını fotoğrafi harika:)

canan dedi ki...

Çok güzel:)Aklıma Kars günleri ve cernek deki halkalama günlerim geldi.Valla bir de buraya gönüllü olayım bakayım dedim kendi kendime:)Bağımlılık yapan bir iş bu ama vaktin yoksa ne kadar yırtınırsan yırtın.Okullu olmanın kıymetini bu zamanlar hatırlatıyor:)

vişnesu dedi ki...

Aras Nehri Kuş Cenneti'nin hakettiği değere yani "Tabiatı Koruma Alanı" statüsüne kavuşması için lütfen imzalayın. İmzalar çok önemli!

www.arasikurtar.org

Yorum Gönder