16 Şubat 2010

Ev Ödevim: Fareler ve İnsanlar ve Sıçanlar...

Canım Blog,

Dün azcık biyologculuk oynadım ya senle, oraya az sonra keseceğim sıçan ile çekindiğim hatıra fotoğrafımı da koydum. Üstüne de utanmadan Mus musculus yazdım, sende hiç uyarmadın. Ne bileyim, bağlaç olan -da, -de'yi ayrı yazmadığımda altını kırmızıyla çiziyorsun da, sıçanla Mus musculus'u yan yana yazdığımda niye altını çizmiyorsun? Hiç yakıştıramadım. Hadi benim elim sürçtü de öyle yazdım, bir de o sıçanı tee bir yıl önce kestiğimden adı hatırımda Mus musculus kalmıştı, elektrikler de kesilmişti, çalışamamıştım gibi bissürü bahanem varda.. Senin nasıl bir bahanen var bakiyim, söyle bana yavrucum, cidden bu sefer de kızmıycam.

Ehm, neyse. Sonuç itibariyle öğrencilik hayatımı sabote edecek bir yanlışlık yapmışım. Dolayısıyla lab. dersime giren hocam tarafından uyarıldım, sıfır aldım, oturdum. Elimdeki bir sıçan olduğu halde ona Mus musculus yani ev faresi diyerek hakaret etmiş olduğum için ev ödeviyle cezalandırıldım. (Düşünün bir sıçan size Homo sapiens sapiens demek yerine hatırında Gorilla beringei kaldığı için Goril diye hitap ediyor, hem de herkesin önünde. N'aparsınız? Alkolle bayıltmak suretiyle bir takım deneylerinizde kullanmak üzere emellerine alet etmez misiniz?) Ve benim gibi hatırında yanlış kalan acemi biyoloji öğrencileri için böyle bir olay yaşanmasın diye ev ödevimi bloğumda yayınlıyorum. Güle güle kullanıp, kopyala yapıştır yapabilirler.

Dilerseniz şimdi ödevime geçelim:





Bu iki fotoğraf arasındaki 7 farkı -yok ya vazgeçtim çok oldu- 3 farkı bulabilir misiniz? Ben artık bulabiliyorum mesela. Ödevin faydaları :)

İlk fotoğrafımız için konuşacak olursak:

1)O bir keme! Tür ismi de Rattus norvegicus. Benim bir önceki yazımda elimde tuttuğum sıçanla aynı cins, yalnız aynı tür değil dikkat. İkisi de Rattus. Ve o bir Mus musculus değil, artık bunda hem fikiriz :)

2)Vahşi, yırtıcı, özgür.... Daha sayayım mı?

3)Halk arasında lağım faresi de deniyor. Ama lağım faresi diye hor görmeyin. Çocukluğunuza inin ve Ninja Kaplumbağalar'daki Splinter Usta'nın da bir Rattus olduğunu görün.



İkinci fotoğrafımız için konuşalım şimdi de:

1) O bir Mus musculus. Yani bir ev faresi.

2)Muhallebi çocuğu!

3)Bunun hakkında daha fazla bir şey söylemek istemiyorum. Evde fare mi olurmuş ayol.

Bonus: Bir de BALB/c ve hamsterlarımız var ki, onlardan bahsetmeden geçmek olmaz. BALB/c bir albino faresi. Melanin pigmentinden yoksun, bembeyaz kar tanesi, nur tanesi bir fareciğimiz. Bknz:




Mini mini, şirin mi şirin hamsterları ise bilmeyenimiz yok. Halkın sevgilisi. Yedir içir, koştur, şebeğe çevir hayvanı. 2 yıl anca yaşasın. O kısacık ömründe ya oyuncağımız yapalım ya da deneylerde kobay olarak kullanalım :(



Ve tüm bu hayvanlarımızın ortak özelliği ise hem memeli bir canlı hem de genetik yapısı itibariyle insan genetik yapısına büyük benzerlikler taşımasından dolayı deneylerin vazgeçilmezi olmaları.

Ekstra: İnternette ev ödevimi araştırırken savrula savrula buraya düştüm. Okumanızı tavsiye ederim, biyolokum abla yazmış.

Sonuç olarak canım blog, bir önceki yazımda yaptığım hatadan dolayı tüm sıçan halkından kendilerine ev faresi dediğim için özür diler, sevgili hocama düzeltme ve bana ev ödevi verdiği için teşekkür ederim.

Ev ödevimden başarılı bir şekilde geçmek dileğiyle... (Eğer bu ödev olmadıysa defterime 100 kere "Mus musculus bir sıçan değildir. Sıçan da Mus musculus değildir." yazmaya razıyım :))

Son olarak bu ödevimi hazırlamam da desteğini esirgemeyen pek sayın vikipedi'ye, canım google'a ve okulumun bilgisayar lab.ına çok teşekkür ederim.

15 Şubat 2010

Keşiflere Kaldığım Yerden Devam: "MİH"in İnsana, Doğaya, Bloğa, Daha da Önemlisi Okuyuculara Etkisi

Ce-ee! Ben geldim :) Seni unuttum sandın dimi? Ya da, "Maymun iştahlı vişnesuyunun blog macerası da burada bitti. Zaten çok bile sürmüştü." diye düşündün, itiraf et. Kızmıycam.

Beni yakinen tanıyanlar gayet iyi bilir ki, Maymun İştahlı Sizsiniz Yarışması düzenlense (Çok saçma bir yarışma ismi oldu, kabul ediyorum. Lakin yarışmanın orjinal ismide en az bunun kadar saçma ama sizde kabul edin.) ve bu yarışmanın seçmelerine katılsam, finale kadar yükselebilirim, o derece. Zira buna, bu yaşıma kadar büyük bir hevesle başlayıp hüsranla sonuçlanan "sonunu getiremediğim işler listesi"nin uzunluğu yeterli bir kanıt benim için. (Ya da yarım bıraktığım işler listesi mi demeliyim? Daha gencim sonuçta, belkide sonunu getirebilirim. (Hala umutluyum kendimden ya, pes.)) Sonuç itibariyle bu uzun liste çok sinir bozucu bir kanıt olsa da bir bilim insanı adayı olarak kanıtlara karşı boynum kıldan ince, saygım sonsuz. Yani demeye getiriyorum ki, ben blog yazısı yazıcam derim yazmam yada bir yazım içinde şundanda sonra bahsederim derim bahsetmem. Sağım solum belli olmaz. "Maymun iştahım" nasıl isterse ona göre davranırım. Ona uyarım. Karşı gelemem.

Buradan, niye yazmıyorsun diye soranlara, sitem edenlere ve espirili bir şekilde alttan alttan iğneleyenlere duyurulur! :P

"Peki" diyorsun şimdi. Yazı yazıyorsun. Bunu neye borçluyuz. Maymun iştahın mı istedi?

Hayır. Maymun iştahım şu anda devre dışı. Bu olayı daha iyi anlaman için kısaca maymun iştah mekanizmasını anlatayım o zaman:

Maymun iştah mekanizmasının çalışma yöntemi gayet basittir. Bu mekanizmayı çalıştıran çok önemli bir unsur vardır. Biz buna bilim camiyağsında maymun iştah hormonu diyoruz ki kısaca "mih" olarak ifade edilir. Genellikle yeni bir meşgale bulduğunuzda, bu meşgaleyi çok sevdiğinizi sandığınızda, üzerine hayaller kurduğunuzda inaktiftir. Halbusi en aktif olmaması gereken zamanda, yani o kadar uğraştıktan, emeğinizi, zamanınızı, paranızı filan harcadıktan sonra en ufak bir olumsuz koşulda aktif hale gelir. En ufak olumsuz koşulu nicelik olarak hemen belirteyim. Bilimsel konuşuyoruz sonuçta. İncir çekirdeğini dolduracak büyüklükte bir olumsuz koşul gayet yeterli hormonumuzu aktif kılmak için. Hatta 22,4 lt ve 25 santigrat derece altında 99,8 incir büyüklüğündeki bir olumsuzluk, hormonumuzun en aktif olduğu noktadır. Aman dikkat!

Ha unutmadan, evrimsel açıdan da bu iştahın bize maymunlardan miras kaldığı iddiaları doğrudur. Ayrıca atalarımızdan bize kalan bu "maymun iştah geni (mig)", "mutasyonu" ve "doğal seçilimi" olayı var ki o konuya hiç girmiyorum.



Bilim dünyasının genç müdavimi biyologculuk oynadı (Doktorculuğa, öğretmenciliğe, kuaförcülüğe son! Yeni moda biyologculuk, koşun çocuklar.), bloguna yazmayı çok özlediğinden azcık saçmaladı (mazur görünüz), birazdan, başka bir başlık altında asıl yazmak istediği şeyi yazacak. (Bizden ayrılmayın yani)

Lab.'da biyologculuk oynarken. Doğru bildiniz, elimdeki bir sıçan(Mus musculus). (16 Şubat'ta yapılan mühim düzeltme: O bir sıçan evet, ama Mus musculus değil! Rattus cinsi bir keme oluyor kendisi. Hatam için özür dilerim senden sevgili keme kardeş.)


Rana ridibunda ve şaşkın biyoloji öğrencileri



Buradan maymun iştah merkezli sisteme karşı gelen herkese selam eder, ne olursam olayım, ne yazarsam yazayım, beni böyle kabul ettiğiniz ve yine Canım Blog'uma geldiğiniz için teşekkür eder, gözlerinizden öperim.

Esen kalın.

Not: En az bunun kadar faideli keşiflerimde olmuştu zamanında. Hatırladınız mı? Hatırlamadıysanız, buyrun lütfen: İnsanlık için küçük benim için büyük keşfim ve gayet normal bir keşif.

Bir not daha: Aslında bu yazının başlığı "Neye niyet neye kısmet" te olabilirdi. Valla gönüllülükten bahsetmek isterken ne oldu da bu yazı bu hale geldi bende anlamadım sayın seyirciler.

Vallahi son not: Vişnesuyu'nun gönüllülük üzerine yazacağı yazıyı sakın kaçırmayın! (Yazı geç meç gelebilir. O yüzden mih, mig gibi kuramları, bunun işleyiş mekanizmasını ve vişnesu üzerindeki etkisini aklınızda bulundurmayı unutmayın. Boşuna anlatmadık :P)