20 Nisan 2009

Döndüm =)

Dönücem dedim döndüm bak Canım Blog. Yalan söylemem ben sana okula söylerim sadece..

Sanırım bir aydır yazı yazmadığımdan ötürü bazı şeyleri unutmuşum. Bir şeyler anlatacakmışım ama öyle kalmış onlar. En yakın zamanda onları da yazıcam ama şimdi hiç vaktim kalmadı. Biraz vize haftasına yakışır bir öğrenci olmam lazım.

Ve sayın seyirciler yoğun istek üzerine "vişnesu" hikayesini de yazıcam. Onu da unutmadım merak etmeyin :)

Zài jiàn! :) diyerek şimdilik veda ediyor, çok yakında dönme sözü veriyorum.

Bir Öğrencinin Dramı



Üniversiteye Bu Kapıdan Girilir!*

*Tabi eğer İÜ öğrencisi değilseniz. (Dikkat! Değilseniz diyorum.) Şayet İÜ öğrencisiyseniz kapıdaki güvenlikten "Gi-re-mez-sin!" cevabı alır, kendi fakültesi bile burda değil, niye girmek istiyor ki kesin eylem yapacak! Anarşik bunlar anarşik, bi kuzu kuzu derslerine giremiyorlar tavrına maruz kalır, bu tavır karşısında da gayet kuzu bir insanken anarşist bir insan olur çıkarsınız. Yani girmek istiyorsanız bütün bunları göz önünde bulundurunuz ve adımınızı ona göre atınız!

Şimdi efendim, benim burada yapmaya çalıştığım üniversitemizin yaptığı reklamda unuttuğu ya da kendisinin bile söylemekten utandığı bir olayı eklemek. Yani herkesin bildiği gibi bizim okulun sloganı budur. Ama keşke göğsünü gere gere böyle bir reklam yaparken şu reklamlarda asla okuyamadığımız karınca duası gibi yazıyı da ekleseydi de ayıp olmasaydı. En azından üniversiteyi kazanıp gelen heyecanlı öğrencilerin sevincini kursağında bırakmasaydı. Yani benim tek istediğim öğrencilerle güvenlikler arasında böyle bir diyalog yaşanmaması. Yoksa beni istemeyen okulu ben hiç istemem. Hıh!
...

Üniversiteyi kazanan çömez arkadaşımız Beyazıt Kampüsü'nde okuyamıycam ama olsun artık buranın öğrencisi değil miyim, istediğim zaman bu kapıdan girerim hehee düşüncesiyle yola çıkarak İstanbul'a ilk geldiğinde kendi fakültesinden önce burayı görmek için yollara düşmüştür. Kapının önüne gelince gıcır gıcır kimliğini çıkarmış, turnikeden tam geçmiştir ki güvenlik, arkadaşım böyle bi gel sen diyerek hayatın ilk sillesini vurmuştur.

- N'oldu ki niye giremiyorum?
- Yasak!
- Ama ben bu üniversitenin öğrencisiyim.
- Sadece beyazıt fakültesi öğrencileri giriyor.

Bir süre durumu algılayamayan gencimiz şeyy, ama, ıığğ, kem küm ederek güvenliğin de ona yolu göstermesiyle söylene söylene gitmeye başlamıştır.

" Nası ya? Kendi öğrencisini içeri almıyo mu? Nasıl bir okula geldim ben? Halbuki daha okula gelmeden önce internet sitesinde okumadığım yer kalmamıştı, hiç böyle bi şeyden bahsetmemişti. Ya ya peki hani üniversiteye bu kapıdan girilirdi? Koskoca üniversite göz göre göre bu kadar büyük yalan söylerse ben napiim? Zaten yurtta çıkmadı. 16 kişi bi misafirhanede nasıl kalıcam ben ya? Zaten iki katı para ödüyom yurda, yemek kuponuda vermiyolar. Annemi özledim, evimi özledim, şimdi bu trafikte de yurda nasıl döncem ben yaa. Ühühüüü. İstanbul'a geldiğimden beri bi iyi bişey görmedim ben yaa. Ama yenicem seni istanbuuull. (fırk) "
...

Aradan çok bir zaman değil, sadece 1-2 ay geçmiştir. Edindiği bilgiler, yaptığı gözlemler sonucu kurduğu bir hipotezle sonuca varmış, (Bir hipotezle kesin sonuca varabilen biyoloji öğrencisiyim ben ve hatta yarın sınavı olduğu halde çok sinirlenip kendini bu satırları yazmak zorunda hisseden yoksa bir türlü hafifleyemeyecek öğrenci kişisiyimdir.) şu yöntemleri uygulamaya başlamış ve bunu gelecek nesillere aktarmak için buraya yazmış:

Arka kapının daha rahat olduğunu görmüş. Dans kursuna yazılcam, konferansa gidicem gibi beyaz yalanlarla içeriye huzurlu bir şekilde girebilmiştir. (Buradan üniversitenin öğrencimizin kişisel gelişimi üzerinde ne kadar etkili olduğunu görüyoruz. Yalanlar filan..)

Yok ben illa ön kapıdan gircem diyorsanız, bir de şunlar var. Buyrun deneyin:

Arkadaş grubunuzla (arkadaşlarınız beyazıtta okumalı) aradan sıvışarak hızlıcanak kimlik gösterebilirsiniz, belki kimliğinizi dikkatli göremediği için size seslenecektir, duymamazlıktan gelin, yolunuza hızlıca devam edin, arkanızdan koşacak kadar korkunç değillerdir.

"Ama benim arkadaş grubum yok kii, ben daha yeni geldim." diyorsanız, üzülmeyin! Biz de herkes için bir şeyler var. Mesela geçenlerde biri böyle bir şey yaptı. "Ben eski öğrencinizim, rektörlüğe gitmem lazım, vırt, zırt" dedi, girdi.

Ah! En güzelini unutuyordum az kalsın. Turist rolü yaparak da çok rahat girebilirsiniz. Çok misafirperverdir benim cici okulum.
...

Şimdi bu kız bütün bunları niye yazdı ki diye merak ettiysen meraklı okuyucu anlatayım. Meraklanma sen.

Yukarıda da bahsettiğim gibi sınavlarım başladı ya şimdi benim. Bende her normal öğrenci gibi arkadaşımla kütüphaneye gittim çalışmak için. Hem rahat rahat konuşamıyorsun hem de kafana bir şey takılınca beraber çalışıyorsun, iyi oluyor hoş oluyor. Ve doğal olarak da kütüphane olarak kendi okulumuzun kütüphanesini seçtik. Yurduma yakın olduğu içinde tee okulun merkez kütüphanesine gitmek yerine çapa tıpın kütüphanesine gittik. Nasıl olsa içerde hastane de olduğu ve oraya hastalar filan da geldiği için içeriye giriş alışık olmadığımız kadar rahat! Neyse efenim, girdik kütüphaneye çalıştık, malıştık, acıktık, gittik kantine. Geri döndüğümüzde bir güvenlik gelmiş, kimlik sordu, kimliği görünce almadı tabi. Ve meşhur cümleyi kurmaya başladı. "Yasak! Gi-re..." kessss dedim, biliyoz, buraya girmenin bin türlü yolu var, konuşturma şimdi beni, bir sürü hipotez kurdurtma! Tabi böyle demedim de :) Tıpış tıpış başımızda güvenlikle kütüphanede kalan ders notlarımızı aldık ve yine başımızda güvenlikle kapıya kadar uğurlandık. Canım, niye zahmet ettin ta kapıya kadar, kıyamamm.

Ve artık böyle şeylere alışmış öğrenciler olarak en başta yazdığımdan çok daha farklı bir şekilde söylene söylene yurdumuza döndük. Çünkü malesef biraz daha büyümüştük.

Kıssadan Hisse: Anarşist doğmuyorsun, anarşist oluyorsun. Eylem yapmak istemiyorsun ama okul o kadar ısrar ediyor ki kıramıyorsun. Çünkü okul bunu öğretiyor, sende öğreniyorsun. Ve bu öğrettiği şey için niye sana kızıyor anlamıyorsun.

Ve yazı bitti sayın seyirci. Bizden ayrılma, birazdan dönücem.